bodrumHalikarnassos Tarihi

Bodrum ilçemiz hakkında bilmeniz gerekenler. Bodrum tarihi, Bodrum geçmişi, Halikarnassos'dan Bodrum'a, Bodrum'u Bodrum yapan özellikler, Nüfusu, Coğrafyası, Bodrum Marinaları - Limanları, Castellum Sanctum Petrum, Halikarnassos, Mylassa, Milas, Bodrum, Hekatomnos, Bodrum Şehir Surları, Maussollos, Mausolos, Artemisia, Halikarnas, Ada, Satrap, Quadriga, Rekonstrüksiyon, Tiran, Halicarnassus, Mylasa, Hecatomnus, Zephyria, Pedesa, Halil Türküsü, Dor Heksapolis, Mausolus, Reconstruction, Thyrann, Labraunda, Labranda, Euromos, Hekatomnid, Idreius, Karia,Tapınak, Caria, Temple, Kanuni Sultan Süleyman, Rodos (San Jan) Şövalyeleri, Menteşe Beyliği, kraliçe Ada, Büyük İskender, Piksodaros, İdrieus, Maussolleion, Mausoleum, Mozole, Miken, Megeralılar, Lelegler, Karlar, Herodotos, Herodot, Tunç Çağı, Bronz Çağı, Myndos Kapısı, Bodrum Kalesi, Bodrum Antik Tiyatro, Kalkolitik Çağ, Bakır Çağı, Maden Taş Çağı, Peynir Çiçeği Mağarası, Farilya, Gündoğan, Karya, Neyzen Tevfik, Zeki Müren, Halikarnas Balıkçısı, Cevat Şakir Kabaağaçlı

1991 yılında Bodrum'un Gündoğan mahallesinde, adına da "Peynir Çiçeği Mağarası" denilen bir mağara bulunur. Kalkolitik Çağ ve Tunç Çağı buluntularıyla bu mağara, Bodrum yarımadasında en az 7 bin yıl önce ilk yaşayanların yeri olarak kabul edilir.

Bodrum yarımadasında bu mağaradan başka, Ortakent - Müskebi'de Luvi yerleşim yeri ve çeşitli yerlerde MÖ 1.400 - 1.200 yıllarına ait, geç Tunç Çağı Miken mezarları da bulunmuştur.
Bu yerleşim yerleri bugün pek görülebilir durumda değillerdir.


DİPNOT : Karya İsmi; luvicede Karuwa'dan, "SARP ÜLKE" sözcüğünden gelir. Hititler zamanında Karkiša, antik yunanda Καρία (Karia) ve Türkçedeki Karya'dır. Bölgenin adı bu yüzden Türkçe'de hep Karya bölgesi olarak geçmektedir.

Karia

Karya Bölgesi

MÖ - Milattan Önce

Halikarnassos'ta doğan ve "Tarihin Babası" olarak kabul edilen Herodot'a göre Bodrum Dorlar tarafından kurulmuştur. Herodotos'un anlattıklarına dayanarak Misyalılar Anadolu'nun kuzeybatısında, Karlar'ın güneybatı da, Lelegler'in ise Bodrum yarımadası çevresinde yaşadıkları anlaşılmaktadır.

Leleg

8 Leleg Yerleşim Yeri

Halikarnassos'taki ilk yerleşim yeri, bugün kalenin olduğu yerdir. Günümüzde Bodrum Kalesi'nin olduğu yer 3 bin yıl öncesinde daha kara ile birleşmemiş, küçük bir ada idi. Zephyros adı verilen batı rüzgarından esinlenildiği, buraya da Zephyria denilidiği bilinmektedir.
MÖ 650 yılında Megeralılar gelerek şehri genişletmişler adını da Halikarnassos olarak değiştirmişler diye anlatılır.

MÖ 7. yüzyılda ve 6. yüzyılın ilk yarısında Karia'nın, Lydia Krallığı topraklarına dâhil iken son zamanlarında Dor Hexapolis'ine (6 şehirden oluşan birlik) üye olduğunu bildiğimiz Halikarnassos, Pers İmparatorluğu'nun MÖ 546 yılında sırasıyla kıyıdaki Yunan kentlerini ele geçirmesiyle MÖ 480 yılında Persler'in egemenliğine girmiştir.

Bu dönemin en önemli karakteri 1. Artemisia'dır. Karya satraplığı bu dönemde Kserkses'in (orj.Xerxes) Yunanistan seferine toplam 60 gemilik bir donanma ile destek vermiş, 5 gemiyi idare eden 1.Artemisia ise tarihin ilk kadın amirali olarak kayıtlara geçmiştir.
MÖ 395 yıllarından sonra başlı başına bir satraplık haline getirilen Karia yerli bir sülalenin yönetimine bırakılmıştır. İlk Karia satrabı Hyssaldomos'dur ve onu oğlu MÖ 392 yılında Hekatomnos izlemiştir.
Persler Anadolu'yu egemenlikleri altına aldıklarında bu geniş coğrafyayı satraplıklara (bugünkü anlamda valiliklere) bölerek yönetmiştir. Pers satraplarının tümü "Büyük Kral" tarafından anayurttan gönderilen Persli yüksek memurlardır. Bu kurala uymayan tek satraplık Karia satraplığıdır. Karia satrapları öz be öz Karialı bir sülaledir.
Bu dönemden önce ve sonrasında Karya bölgesinin başkenti Mylasa 'dır. İlk Pers İmparatorluğu satrabı ise Hekatomnos olur.
Onun ölümünden sonra oğlu Kral Mausolos başa geçer ve onun en önemli işlerinden birisi ise deniz kıyısındaki elverişli konumu nedeniyle Halikarnassos'u başkent yapmaktır.

Halicarnassos1 Halicarnassos2

Halikarnassos en parlak devrini Karya bölgesinin başkenti olunca yaşamıştır. Yunan "Polis" örneği gibi sınırları büyük bir başkente dönüşür. Ünlü coğrafyacı Strabon'a göre 8 Leleg yerleşiminden 6'sı zorla başkente, yani Halikarnassos'a taşınır. Böylece Karia'nın en büyük şehri oluşmuş olur.

Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Maussolleion inşaatına bu dönemde, Kral Mausolos ölmeden az önce başlanır. Ancak Mausolos ölünce onun anısına kız kardeşi ve karısı olan 2.Artemisia tarafından devam edilir. Daha sonra yönetime geçen diğer kardeşleri de tamamlamak için uğraşırlar. Kardeşler zamanında da, maddi yönden destek yeterli olmayınca ve yapı bitmeyince, bu yapının mimarı ve heykeltraşları fedakarlık etmişler, halktan toplanan maddi yardımlarla ancak tamamlayabilmişler.(MÖ 353 - MÖ 330 - Yapımı toplam 23 Yıl).

2.Artemisia'nın ölümünden sonra Karya tahtına kardeşi İdrius geçer; ardından karısı Ada hükümdar olur. Dört yıl tahtta kaldıktan sonra küçük kardeşi Pixodaros tarafından Halikarnassos'u terk etmeye zorlanan Ada, hep kraliçeliğe geri dönmek ister; bu fırsat da kısa bir süre sonra ayağına gelir.
Pixodaros, ablasından aldığı yönetimi, Perslere bağlı kalmaya dikkat ederek sürdürmüş, kızını da bir Pers asilzadesiyle evlendirerek gücünü pekiştirmiş ve sonra da tahtı damadına vermişti.
Bu tarihlerde kaderini Perslere bağlamış olan Karya'yı yeni bir tehlike bekler!
Çanakkale'den güneye doğru önüne çıkan kuvvetleri bir bir yenerek ilerleyen Büyük İskender. Daha sonra, Makedonyalı ünlü komutan MÖ 334'te Halikarnas kapılarına gelerek Karya Prensliği kraliçesi Orantabatis'e ulaşır. Bu şehir Persler için İskender'e Ege'de karşı çıkabilecekleri son fırsattır. Bu yüzden Orontabatis Yunanlı paralı askerlerden büyük bir Pers ordusu kurar. İskender ilk önce Mylasa kapısından (doğu kapısı) saldırır, muvaffak olamaz, sonra da Myndos kapısının (batı kapısı) önünden saldırıya devam eder. Makedon komutan bu işin zor olduğunu anlamıştır, bütün ömrünü burada geçirmek istemez ve lanetler okuyarak doğuya doğru seferine devam eder. Halikarnassos'lular onun arkasında bıraktığı ordu ile kahramanca savaşmalarına rağmen savaşı kaybederler. İskender'in askerleri kenti ele geçirir. B.İskender; kendisine karşı aktif olarak savaşa katılmayıp evinde oturmuş olanlar dışındaki Halikarnassosluların öldürülmesini salık verir. Halikarnassos'un düşmesi, en azından Batı Anadolu’daki Pers hâkimiyetini kesin olarak sona erdirir. Halikarnasos kalesindeki Pers güçleri de bir süre sonra teslim olur.

Büyük İskender'den Sonra

- MÖ 334'de Büyük İskender kenti savaşarak ilk önce ele geçiremese bile, sonraki zamanlarda arkasında bıraktığı askerler yaklaşık 1 sene sonra şehri fethetmiş, birçok yer yağmalanmış ve kent parlak dönemini yitirmiştir. Bu dönemde Pers hâkimiyetine son verilirken, Hekatomnos hanedanından Karyalı Prenses olarak da bilinen Ada , Mausolos'un 2. kızkardeşi, kentin 2. defa şehire yöneticisi olarak tayin edilmiştir.
- MÖ 323'de İskender'in ölümünden sonra, O’nun güçlü generali Antigonos’un politikasıyla özgür ve demokratik bir yönetime sahip olur bu şehir ve bölge.
- MÖ 301'de yapılan İpsos Savaşı sonunda, İskender’in generalleri arasında yapılan antlaşmayla bağımsızlığı tanınır. MÖ 3. yy boyunca Mısır Krallığı'nın müttefikidir.
- MÖ 188'de imzalan "Apemeia Barış Antlaşmasına" göre Halikarnassos özgürlüğüne kavuşur.
- MÖ 129 yılında Asya eyaletine bağlı bir kent, ama eski parlak günlerinden uzak küçük bir şehirdir.
- MÖ 80 yılında Korsan Verres'in saldırısına hedef olur ve yağmalanmıştır.

MS - Milattan Sonra

İmparator Augustus dönemine kadar bu bölge vergiler ve korsanlık yüzünden yoksullaşmaya başlar, Augustus döneminde ise az da olsa yeniden önem kazanarak son iyi dönemini yaşamıştır.
- MS 26 yılında Roma’ya giden Halikarnassos heyeti, İmparator Tiberius için yapılacak tapınağın kendi şehirlerinde inşa edilmesini ister ve Halikarnassos'da 1200 yıldır deprem olmadığını iddia ederler. Bütün bu çabalar Roma'yı ikna edebilmek ve şehrin tekrar kalkınmasını sağlamak içindir ama sonuç vermez.
Özet olarak söylersek; Halikarnassos Romalılar zamanında, MS 1. ve 2.yy'da kendini tekrar toparlamaya çalışsa da, o eski, parlak günlerine hiç bir zaman geri dönememiştir.
- MS 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca, Halikarnasos şehri Doğu Roma imparatorluğu hakimeyetinde kalır. Doğu Roma İmparatorluğu ile birlikte, Hıristiyanlığın yükselişiyle Halikarnas, Afrodisyas Başpiskoposlugu'na bağlı olarak bir piskoposluk mıntıkasına dönüşmüştür.
- MS 12. - 13.- 14. yy'larında meydana gelen depremler sonucu Halikarnas harabeye dönmüş, yaklaşık 200 yıllık Bizans dönemi sırasında adeta sessizliğe bürünmüş, şehri geleceğe taşıyacak nüfus yok olmuştu.
- MS 13. yy'ın son çeyreğinde Karia bölgesine egemen olan Türklerdir ve bölge kısa bir süre Menteşe Beyliği'nin bir parçası olmuştur.

Karia

Menteşe Beyliği (1261 - 1424)

- Rodos adası merkezli San Jan Şövalyeleri tarafından 1403 - 1522 (120 yıl) yılları arasında, şu an şehrin simgelerinden birisi olan Bodrum Kalesi sürekli ilaveler yapılarak inşa edilmiş ve kullanılmıştır.
- 6 Ocak 1523'de, "Kanuni Sultan Süleyman" döneminde, Rodos seferi sırasında, San Jan şövalyelerinin burayı savaşmadan terk etmesinden sonra Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır.
- Osmanlının hakimeyeti sırasında yarımadanın Osmanlı belgelerindeki adı Sıravolos / İsravolos / Serulus 'dır. Sıravolos, Menteşe sancağı, Beçin kazasına bağlı bir yerdir.
- 1530 tarihli Osmanlı tahrir defterinde Bodrum kalesinde 1 kale komutanı (Dizdar), 1 komutan yardımcısı (Kethüda), 4 topçu, 1 marangoz, 1 duvar ustası, 1 mahzen sorumlusu ve bir miktar da asker vardı diye yazar.
Bu dönemde Bodrum'da kendi adıya anılan yerde doğan, Oruç ve Hızır Reislerle birlikte Akdeniz’de yükselen Türk egemenliğini akıncılık faaliyetleriyle ve zaferlerle daha da pekiştirmiş olan Turgut Reis'i yad etmessek olmaz.
Bodrum tarihini anlatmaya devam edersek diğer ünlü bir denizcimiz Piri Reis, etrafındaki adaları ve denizin durumunu tarif ederek Bodrum ’da küçük bir kalenin olduğunu, önünde geniş bir limanının bulunduğunu belirtir.
- 1671'de Bodrum'a uğrayan Evliya Çelebi'de; kale etrafının henüz tam olarak yerleşmeye açılmadığını, kaledekilerle beraber burada en çok 100 kişinin yaşadığını anlatır ünlü Seyahatnâme'sinde. Fakat limanın 200 gemi barındıracak kapasitede olduğunu belirtir.

- 1720'lere kadar harabe, ören yeri olan Bodrum şehrinin kaderi ise ta ki Eğriboz - Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Paşa'nın buraya gelmesiyle değişir. Kalenin yanına kendi adıyla bir cami yaptırır. Hayat Bodrum'da yeniden başlar...
- 1770 yılında Bodrum, Rus Donanması tarafından bombalanır. Bu tarihten itibaren kale etrafındaki yaşam tekrar çoğalmaya başlar.
- 1775 yılına ait Osmanlı arşiv kayıtları Rus donanmasının Çeşme’de Osmanlı donanmasını yakması sonucu, yeni savaş gemilerinin inşasının gündeme geldiğini ve bu bağlamda Bodrum’da bir tersane kurulup, 1784-1831 tarihleri arasında 38 ila 47 metre uzunluğunda çeşitli kalyonlar inşa edildiğini belirtir.
- 19. yy'ın sonlarında Bodrum’da 100'ü sünger, 100'ü de balık ve ahtapot avıyla meşgul 200 tekne olduğu bilinir.
Bu yüzyılda Bodrum, Aydın vilayetinin Menteşe (Muğla) sancağına bağlı bir kaza olarak yönetiliyordu.
- 1895 yılından itibaren Bodrum kalesi hapisane olarak kullanılmaya başlanmıştır.


20. Yüzyıl

Birinci Dünya Savaşı yıllarında, 1915'de, "Duplex" adlı Fransız savaş gemisi Bodrum'u ateşe tutarak, karaya yanaşmak ister, ancak halk onların karaya çıkmasını engeller.
Kurtuluş Savaşı döneminde 1919–1921 yılları arasında bölgeye İtalyanlar hakim olmuş, ancak 1921 yılında tekrar Türklerin hakimiyetine geçmiştir. Bodrum'da İtalyan işgali 11 Mayıs 1919’dan 5 Temmuz 1921 tarihine kadar 2 yıl 2 aya yakın sürmüştür.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Bodrum, çevre köylerden develerle ve katırlarla getirilen, dışarıya satılabilir tütün, incir, üzüm ve badem gibi ürünlerin gemilere yüklendiği, deniz bağlantısı dışında bağlantısı olmayan bir yerleşim bölgesidir.
- 1925 yılı Bodrum için yeni bir başlangıç olur. Çünkü buraya "Halikarnas Balıkçısı" , Cevat Şakir Kabaağaçlı sürgün edilir. 3 yıllık sürgün cezasından sonra da burada kalmaya devam eder ve şu anki bildiğimiz Bodrum'un oluşmasına öncülük eder. Bodrum'da yaşadığı dönemlerde arkadaşları ile tarihteki ilk MAVİ YOLCULUK'u yapar, isim babası olur.
- 1928 yılında, şimdi Karaova bölgesi olarak bilinen köylerden geçen karayolu ile Milas’a bağlanır ama dış dünya ile ilişkisi uzun süre sadece deniz olmuştur. Cumhuriyet döneminde uzun yıllar Denizyolları İşletmesi gemileri Bodrum’a seferlerini sürdürmüştür.
Mübadelede gelen Girit muhacirleri, yerli halkla zaman içinde kaynaşarak, Bodrum’da ekonomik ve sosyal yapının değişmesinde etkili olmuşlar. Nüfusun yaklaşık 5000 olduğu dönemlerde Bodrumlular denizden yararlanmayı, balıkçılıkığı ve süngerciliği öğrenmişlerdir.
Neyzen Tevfik Kolaylı'da bu yıllarda Bodrum'dadır :)
- 1950’lerden sonra mandalina üretimi önemli gelir kaynağı olmuştur.
- 1954 yılında Bodrumlu Muğla Milletvekili Zeyyat Mandalinci, şu anki liman girişindeki doğu ve batı mendirekleri ile liman rıhtımını yaptırmıştır.
Küçük bir liman kasabası olan Bodrum'da, 1965 yılından itibaren turizm potansiyeline bağlı olarak nüfus artışı yaşanması görülür.
- 1967 yılında Zeki Müren, ilk defa Bodrum'a gelir. Daha sonraları "Bodrum'un Paşası" lakabını alacak olan Sanat Güneşimiz, burada ev alır ve 1996 yılında vefat edene kadar Bodrum'da yaşar. ( Şu an evi müzedir). Onunla birlikte sanat ve edebiyat dünyası Bodrum'u daha çok ziyaret eder, ünlü olmak isteyenler için Bodrum vaz geçilmez olur.


Kooperatifleşmenin Başlaması

- 1974 yılında Muğla Valisi Özer Türk’ün öncülüğü ile inşa edilen, Bodrum'da ilk kooperatif olan Aktur yazlık konutları Ankaralı bürokratların ilgisini bu yöreye çeker. Daha sonra hızlı bir yazlık kooperatif inşaatı dönemi başlar.


Pansiyonculuk ve Küçük Oteller

- 1980'lerin başında henüz büyük otellerin inşa edilmediği Bodrum'da turizm faaliyetleri, ev pansiyonculuğuyla hareketlenmiştir. 1980'lerin sonuna doğru ise ufak çapta oteller kurulmaya başlanmış ve Bodrum'un turizm potansiyeli hem karadan, hem de "Mavi Yolculuk" ile denizden çeşitlenerek günden güne hızla gelişim göstermiştir. Özellikle 80‘li yıllardan sonra hızla gelişen Yarımada, önemli bir turizm ve eğlence merkezi haline gelmeye başlamıştır.


Bodrum - Milas Karayolu

Güvercinlik üzerinden, sahilden giden Bodrum Milas karayolu 1980 öncesine kadar yoktur. Daha önceleri Kızılağaç, Çamlık, Pınarlıbelen ve Mumcular üzerinden Milas'a gidilirdi ve genellikle ciplerle :)


1990'dan Sonra

- 1990'lı yılların başlarında ise büyük yatırımcı inşaat ve turizm firmaları Bodrum'u keşfederek önemli yatırımlar yapmışlardır. Bodrum'da bu dönemde büyük otellerin yanı sıra ikinci konutlar da oluşmaya başlamıştır.
- Milas & Bodrum Havalimanı 01.04.1997 tarihinde açılır.
Bodrum, 2000'lerin başından günümüze kadar yapılan çeşitli tanıtımların da etkisiyle de, dünyanın "marka" turistik bölgelerinden biri olma yolunda ilerlemektedir.

TR
Bodrum
Şehirlerarası Otobüs Terminali

bodrumHalikarnassos Tarihi

Bodrum ilçemiz hakkında bilmeniz gerekenler. Bodrum tarihi, Bodrum geçmişi, Halikarnassos'dan Bodrum'a, Bodrum'u Bodrum yapan özellikler, Nüfusu, Coğrafyası, Bodrum Marinaları - Limanları, Castellum Sanctum Petrum, Halikarnassos, Mylassa, Milas, Bodrum, Hekatomnos, Bodrum Şehir Surları, Maussollos, Mausolos, Artemisia, Halikarnas, Ada, Satrap, Quadriga, Rekonstrüksiyon, Tiran, Halicarnassus, Mylasa, Hecatomnus, Zephyria, Pedesa, Halil Türküsü, Dor Heksapolis, Mausolus, Reconstruction, Thyrann, Labraunda, Labranda, Euromos, Hekatomnid, Idreius, Karia,Tapınak, Caria, Temple, Kanuni Sultan Süleyman, Rodos (San Jan) Şövalyeleri, Menteşe Beyliği, kraliçe Ada, Büyük İskender, Piksodaros, İdrieus, Maussolleion, Mausoleum, Mozole, Miken, Megeralılar, Lelegler, Karlar, Herodotos, Herodot, Tunç Çağı, Bronz Çağı, Myndos Kapısı, Bodrum Kalesi, Bodrum Antik Tiyatro, Kalkolitik Çağ, Bakır Çağı, Maden Taş Çağı, Peynir Çiçeği Mağarası, Farilya, Gündoğan, Karya, Neyzen Tevfik, Zeki Müren, Halikarnas Balıkçısı, Cevat Şakir Kabaağaçlı

1991 yılında Bodrum'un Gündoğan mahallesinde, adına da "Peynir Çiçeği Mağarası" denilen bir mağara bulunur. Kalkolitik Çağ ve Tunç Çağı buluntularıyla bu mağara, Bodrum yarımadasında en az 7 bin yıl önce ilk yaşayanların yeri olarak kabul edilir.

Bodrum yarımadasında bu mağaradan başka, Ortakent - Müskebi'de Luvi yerleşim yeri ve çeşitli yerlerde MÖ 1.400 - 1.200 yıllarına ait, geç Tunç Çağı Miken mezarları da bulunmuştur.
Bu yerleşim yerleri bugün pek görülebilir durumda değillerdir.


DİPNOT : Karya İsmi; luvicede Karuwa'dan, "SARP ÜLKE" sözcüğünden gelir. Hititler zamanında Karkiša, antik yunanda Καρία (Karia) ve Türkçedeki Karya'dır. Bölgenin adı bu yüzden Türkçe'de hep Karya bölgesi olarak geçmektedir.

Karia

Karya Bölgesi

MÖ - Milattan Önce

Halikarnassos'ta doğan ve "Tarihin Babası" olarak kabul edilen Herodot'a göre Bodrum Dorlar tarafından kurulmuştur. Herodotos'un anlattıklarına dayanarak Misyalılar Anadolu'nun kuzeybatısında, Karlar'ın güneybatı da, Lelegler'in ise Bodrum yarımadası çevresinde yaşadıkları anlaşılmaktadır.

Leleg

8 Leleg Yerleşim Yeri

Halikarnassos'taki ilk yerleşim yeri, bugün kalenin olduğu yerdir. Günümüzde Bodrum Kalesi'nin olduğu yer 3 bin yıl öncesinde daha kara ile birleşmemiş, küçük bir ada idi. Zephyros adı verilen batı rüzgarından esinlenildiği, buraya da Zephyria denilidiği bilinmektedir.
MÖ 650 yılında Megeralılar gelerek şehri genişletmişler adını da Halikarnassos olarak değiştirmişler diye anlatılır.

MÖ 7. yüzyılda ve 6. yüzyılın ilk yarısında Karia'nın, Lydia Krallığı topraklarına dâhil iken son zamanlarında Dor Hexapolis'ine (6 şehirden oluşan birlik) üye olduğunu bildiğimiz Halikarnassos, Pers İmparatorluğu'nun MÖ 546 yılında sırasıyla kıyıdaki Yunan kentlerini ele geçirmesiyle MÖ 480 yılında Persler'in egemenliğine girmiştir.

Bu dönemin en önemli karakteri 1. Artemisia'dır. Karya satraplığı bu dönemde Kserkses'in (orj.Xerxes) Yunanistan seferine toplam 60 gemilik bir donanma ile destek vermiş, 5 gemiyi idare eden 1.Artemisia ise tarihin ilk kadın amirali olarak kayıtlara geçmiştir.
MÖ 395 yıllarından sonra başlı başına bir satraplık haline getirilen Karia yerli bir sülalenin yönetimine bırakılmıştır. İlk Karia satrabı Hyssaldomos'dur ve onu oğlu MÖ 392 yılında Hekatomnos izlemiştir.
Persler Anadolu'yu egemenlikleri altına aldıklarında bu geniş coğrafyayı satraplıklara (bugünkü anlamda valiliklere) bölerek yönetmiştir. Pers satraplarının tümü "Büyük Kral" tarafından anayurttan gönderilen Persli yüksek memurlardır. Bu kurala uymayan tek satraplık Karia satraplığıdır. Karia satrapları öz be öz Karialı bir sülaledir.
Bu dönemden önce ve sonrasında Karya bölgesinin başkenti Mylasa 'dır. İlk Pers İmparatorluğu satrabı ise Hekatomnos olur.
Onun ölümünden sonra oğlu Kral Mausolos başa geçer ve onun en önemli işlerinden birisi ise deniz kıyısındaki elverişli konumu nedeniyle Halikarnassos'u başkent yapmaktır.

Halicarnassos1 Halicarnassos2

Halikarnassos en parlak devrini Karya bölgesinin başkenti olunca yaşamıştır. Yunan "Polis" örneği gibi sınırları büyük bir başkente dönüşür. Ünlü coğrafyacı Strabon'a göre 8 Leleg yerleşiminden 6'sı zorla başkente, yani Halikarnassos'a taşınır. Böylece Karia'nın en büyük şehri oluşmuş olur.

Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Maussolleion inşaatına bu dönemde, Kral Mausolos ölmeden az önce başlanır. Ancak Mausolos ölünce onun anısına kız kardeşi ve karısı olan 2.Artemisia tarafından devam edilir. Daha sonra yönetime geçen diğer kardeşleri de tamamlamak için uğraşırlar. Kardeşler zamanında da, maddi yönden destek yeterli olmayınca ve yapı bitmeyince, bu yapının mimarı ve heykeltraşları fedakarlık etmişler, halktan toplanan maddi yardımlarla ancak tamamlayabilmişler.(MÖ 353 - MÖ 330 - Yapımı toplam 23 Yıl).

2.Artemisia'nın ölümünden sonra Karya tahtına kardeşi İdrius geçer; ardından karısı Ada hükümdar olur. Dört yıl tahtta kaldıktan sonra küçük kardeşi Pixodaros tarafından Halikarnassos'u terk etmeye zorlanan Ada, hep kraliçeliğe geri dönmek ister; bu fırsat da kısa bir süre sonra ayağına gelir.
Pixodaros, ablasından aldığı yönetimi, Perslere bağlı kalmaya dikkat ederek sürdürmüş, kızını da bir Pers asilzadesiyle evlendirerek gücünü pekiştirmiş ve sonra da tahtı damadına vermişti.
Bu tarihlerde kaderini Perslere bağlamış olan Karya'yı yeni bir tehlike bekler!
Çanakkale'den güneye doğru önüne çıkan kuvvetleri bir bir yenerek ilerleyen Büyük İskender. Daha sonra, Makedonyalı ünlü komutan MÖ 334'te Halikarnas kapılarına gelerek Karya Prensliği kraliçesi Orantabatis'e ulaşır. Bu şehir Persler için İskender'e Ege'de karşı çıkabilecekleri son fırsattır. Bu yüzden Orontabatis Yunanlı paralı askerlerden büyük bir Pers ordusu kurar. İskender ilk önce Mylasa kapısından (doğu kapısı) saldırır, muvaffak olamaz, sonra da Myndos kapısının (batı kapısı) önünden saldırıya devam eder. Makedon komutan bu işin zor olduğunu anlamıştır, bütün ömrünü burada geçirmek istemez ve lanetler okuyarak doğuya doğru seferine devam eder. Halikarnassos'lular onun arkasında bıraktığı ordu ile kahramanca savaşmalarına rağmen savaşı kaybederler. İskender'in askerleri kenti ele geçirir. B.İskender; kendisine karşı aktif olarak savaşa katılmayıp evinde oturmuş olanlar dışındaki Halikarnassosluların öldürülmesini salık verir. Halikarnassos'un düşmesi, en azından Batı Anadolu’daki Pers hâkimiyetini kesin olarak sona erdirir. Halikarnasos kalesindeki Pers güçleri de bir süre sonra teslim olur.

Büyük İskender'den Sonra Güzel Günlere Veda

- MÖ 334'de Büyük İskender kenti savaşarak ilk önce ele geçiremese bile, sonraki zamanlarda arkasında bıraktığı askerler yaklaşık 1 sene sonra şehri fethetmiş, birçok yer yağmalanmış ve kent parlak dönemini yitirmiştir. Bu dönemde Pers hâkimiyetine son verilirken, Hekatomnos hanedanından Karyalı Prenses olarak da bilinen Ada , Mausolos'un 2. kızkardeşi, kentin 2. defa şehire yöneticisi olarak tayin edilmiştir.
- MÖ 323'de İskender'in ölümünden sonra, O’nun güçlü generali Antigonos’un politikasıyla özgür ve demokratik bir yönetime sahip olur bu şehir ve bölge.
- MÖ 301'de yapılan İpsos Savaşı sonunda, İskender’in generalleri arasında yapılan antlaşmayla bağımsızlığı tanınır. MÖ 3. yy boyunca Mısır Krallığı'nın müttefikidir.
- MÖ 188'de imzalan "Apemeia Barış Antlaşmasına" göre Halikarnassos özgürlüğüne kavuşur.
- MÖ 129 yılında Asya eyaletine bağlı bir kent, ama eski parlak günlerinden uzak küçük bir şehirdir.
- MÖ 80 yılında Korsan Verres'in saldırısına hedef olur ve yağmalanmıştır.

MS - Milattan Sonra

İmparator Augustus dönemine kadar bu bölge vergiler ve korsanlık yüzünden yoksullaşmaya başlar, Augustus döneminde ise az da olsa yeniden önem kazanarak son iyi dönemini yaşamıştır.
- MS 26 yılında Roma’ya giden Halikarnassos heyeti, İmparator Tiberius için yapılacak tapınağın kendi şehirlerinde inşa edilmesini ister ve Halikarnassos'da 1200 yıldır deprem olmadığını iddia ederler. Bütün bu çabalar Roma'yı ikna edebilmek ve şehrin tekrar kalkınmasını sağlamak içindir ama sonuç vermez.
Özet olarak söylersek; Halikarnassos Romalılar zamanında, MS 1. ve 2.yy'da kendini tekrar toparlamaya çalışsa da, o eski, parlak günlerine hiç bir zaman geri dönememiştir.
- MS 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca, Halikarnasos şehri Doğu Roma imparatorluğu hakimeyetinde kalır. Doğu Roma İmparatorluğu ile birlikte, Hıristiyanlığın yükselişiyle Halikarnas, Afrodisyas Başpiskoposlugu'na bağlı olarak bir piskoposluk mıntıkasına dönüşmüştür.
- MS 12. - 13.- 14. yy'larında meydana gelen depremler sonucu Halikarnas harabeye dönmüş, yaklaşık 200 yıllık Bizans dönemi sırasında adeta sessizliğe bürünmüş, şehri geleceğe taşıyacak nüfus yok olmuştu.
- MS 13. yy'ın son çeyreğinde Karia bölgesine egemen olan Türklerdir ve bölge kısa bir süre Menteşe Beyliği'nin bir parçası olmuştur.

Karia

Menteşe Beyliği (1261 - 1424)

- Rodos adası merkezli San Jan Şövalyeleri tarafından 1403 - 1522 (120 yıl) yılları arasında, şu an şehrin simgelerinden birisi olan Bodrum Kalesi sürekli ilaveler yapılarak inşa edilmiş ve kullanılmıştır.
- 6 Ocak 1523'de, "Kanuni Sultan Süleyman" döneminde, Rodos seferi sırasında, San Jan şövalyelerinin burayı savaşmadan terk etmesinden sonra Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır.
- Osmanlının hakimeyeti sırasında yarımadanın Osmanlı belgelerindeki adı Sıravolos / İsravolos / Serulus 'dır. Sıravolos, Menteşe sancağı, Beçin kazasına bağlı bir yerdir.
- 1530 tarihli Osmanlı tahrir defterinde Bodrum kalesinde 1 kale komutanı (Dizdar), 1 komutan yardımcısı (Kethüda), 4 topçu, 1 marangoz, 1 duvar ustası, 1 mahzen sorumlusu ve bir miktar da asker vardı diye yazar.
Bu dönemde Bodrum'da kendi adıya anılan yerde doğan, Oruç ve Hızır Reislerle birlikte Akdeniz’de yükselen Türk egemenliğini akıncılık faaliyetleriyle ve zaferlerle daha da pekiştirmiş olan Turgut Reis'i yad etmessek olmaz.
Bodrum tarihini anlatmaya devam edersek diğer ünlü bir denizcimiz Piri Reis, etrafındaki adaları ve denizin durumunu tarif ederek Bodrum ’da küçük bir kalenin olduğunu, önünde geniş bir limanının bulunduğunu belirtir.
- 1671'de Bodrum'a uğrayan Evliya Çelebi'de; kale etrafının henüz tam olarak yerleşmeye açılmadığını, kaledekilerle beraber burada en çok 100 kişinin yaşadığını anlatır ünlü Seyahatnâme'sinde. Fakat limanın 200 gemi barındıracak kapasitede olduğunu belirtir.

- 1720'lere kadar harabe, ören yeri olan Bodrum şehrinin kaderi ise ta ki Eğriboz - Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Paşa'nın buraya gelmesiyle değişir. Kalenin yanına kendi adıyla bir cami yaptırır. Hayat Bodrum'da yeniden başlar...
- 1770 yılında Bodrum, Rus Donanması tarafından bombalanır. Bu tarihten itibaren kale etrafındaki yaşam tekrar çoğalmaya başlar.
- 1775 yılına ait Osmanlı arşiv kayıtları Rus donanmasının Çeşme’de Osmanlı donanmasını yakması sonucu, yeni savaş gemilerinin inşasının gündeme geldiğini ve bu bağlamda Bodrum’da bir tersane kurulup, 1784-1831 tarihleri arasında 38 ila 47 metre uzunluğunda çeşitli kalyonlar inşa edildiğini belirtir.
- 19. yy'ın sonlarında Bodrum’da 100'ü sünger, 100'ü de balık ve ahtapot avıyla meşgul 200 tekne olduğu bilinir.
Bu yüzyılda Bodrum, Aydın vilayetinin Menteşe (Muğla) sancağına bağlı bir kaza olarak yönetiliyordu.
- 1895 yılından itibaren Bodrum kalesi hapisane olarak kullanılmaya başlanmıştır.


20. Yüzyıl

Birinci Dünya Savaşı yıllarında, 1915'de, "Duplex" adlı Fransız savaş gemisi Bodrum'u ateşe tutarak, karaya yanaşmak ister, ancak halk onların karaya çıkmasını engeller.
Kurtuluş Savaşı döneminde 1919–1921 yılları arasında bölgeye İtalyanlar hakim olmuş, ancak 1921 yılında tekrar Türklerin hakimiyetine geçmiştir. Bodrum'da İtalyan işgali 11 Mayıs 1919’dan 5 Temmuz 1921 tarihine kadar 2 yıl 2 aya yakın sürmüştür.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Bodrum, çevre köylerden develerle ve katırlarla getirilen, dışarıya satılabilir tütün, incir, üzüm ve badem gibi ürünlerin gemilere yüklendiği, deniz bağlantısı dışında bağlantısı olmayan bir yerleşim bölgesidir.
- 1925 yılı Bodrum için yeni bir başlangıç olur. Çünkü buraya "Halikarnas Balıkçısı" , Cevat Şakir Kabaağaçlı sürgün edilir. 3 yıllık sürgün cezasından sonra da burada kalmaya devam eder ve şu anki bildiğimiz Bodrum'un oluşmasına öncülük eder. Bodrum'da yaşadığı dönemlerde arkadaşları ile tarihteki ilk MAVİ YOLCULUK'u yapar, isim babası olur.
- 1928 yılında, şimdi Karaova bölgesi olarak bilinen köylerden geçen karayolu ile Milas’a bağlanır ama dış dünya ile ilişkisi uzun süre sadece deniz olmuştur. Cumhuriyet döneminde uzun yıllar Denizyolları İşletmesi gemileri Bodrum’a seferlerini sürdürmüştür.
Mübadelede gelen Girit muhacirleri, yerli halkla zaman içinde kaynaşarak, Bodrum’da ekonomik ve sosyal yapının değişmesinde etkili olmuşlar. Nüfusun yaklaşık 5000 olduğu dönemlerde Bodrumlular denizden yararlanmayı, balıkçılıkığı ve süngerciliği öğrenmişlerdir.
Neyzen Tevfik Kolaylı'da bu yıllarda Bodrum'dadır :)
- 1950’lerden sonra mandalina üretimi önemli gelir kaynağı olmuştur.
- 1954 yılında Bodrumlu Muğla Milletvekili Zeyyat Mandalinci, şu anki liman girişindeki doğu ve batı mendirekleri ile liman rıhtımını yaptırmıştır.
Küçük bir liman kasabası olan Bodrum'da, 1965 yılından itibaren turizm potansiyeline bağlı olarak nüfus artışı yaşanması görülür.
- 1967 yılında Zeki Müren, ilk defa Bodrum'a gelir. Daha sonraları "Bodrum'un Paşası" lakabını alacak olan Sanat Güneşimiz, burada ev alır ve 1996 yılında vefat edene kadar Bodrum'da yaşar. ( Şu an evi müzedir). Onunla birlikte sanat ve edebiyat dünyası Bodrum'u daha çok ziyaret eder, ünlü olmak isteyenler için Bodrum vaz geçilmez olur.


Kooperatifleşmenin Başlaması

- 1974 yılında Muğla Valisi Özer Türk’ün öncülüğü ile inşa edilen, Bodrum'da ilk kooperatif olan Aktur yazlık konutları Ankaralı bürokratların ilgisini bu yöreye çeker. Daha sonra hızlı bir yazlık kooperatif inşaatı dönemi başlar.


Pansiyonculuk ve Küçük Oteller

- 1980'lerin başında henüz büyük otellerin inşa edilmediği Bodrum'da turizm faaliyetleri, ev pansiyonculuğuyla hareketlenmiştir. 1980'lerin sonuna doğru ise ufak çapta oteller kurulmaya başlanmış ve Bodrum'un turizm potansiyeli hem karadan, hem de "Mavi Yolculuk" ile denizden çeşitlenerek günden güne hızla gelişim göstermiştir. Özellikle 80‘li yıllardan sonra hızla gelişen Yarımada, önemli bir turizm ve eğlence merkezi haline gelmeye başlamıştır.


Bodrum - Milas Karayolu

Güvercinlik üzerinden, sahilden giden Bodrum Milas karayolu 1980 öncesine kadar yoktur. Daha önceleri Kızılağaç, Çamlık, Pınarlıbelen ve Mumcular üzerinden Milas'a gidilirdi ve genellikle ciplerle :)


1990'dan Sonra

- 1990'lı yılların başlarında ise büyük yatırımcı inşaat ve turizm firmaları Bodrum'u keşfederek önemli yatırımlar yapmışlardır. Bodrum'da bu dönemde büyük otellerin yanı sıra ikinci konutlar da oluşmaya başlamıştır.
- Milas & Bodrum Havalimanı 01.04.1997 tarihinde açılır.
Bodrum, 2000'lerin başından günümüze kadar yapılan çeşitli tanıtımların da etkisiyle de, dünyanın "marka" turistik bölgelerinden biri olma yolunda ilerlemektedir.

Bodrum